Sağlık
Hipoglisemi Nedir? Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?  08.02.2018

Hipoglisemi Nedir ?

Hipoglisemi, kan şekerinin  olması gerektiğinden daha düşük olması durumudur.
Hipoglisemik reaksiyonun başlangıcında bulanık görme,baş ağrısı, baş ağrısı , terleme ve baygınlık hissedilir. Uygun müdahale edilmediği takdirde bilinç kaybı görülür. Diyabetli hastaların sıklıkla karşılaştığı bir rahatsızlıktır. Özellikle tip 1 diyabetli hastalar haftada bir veya iki hipoglisemi atağı geçirirler. Tip 2 diyabette bu durum çok daha seyrektir. Vücudun ihtiyaç duyduğu insülin alınan gıda miktarına, yenen yemeğin çeşidine, ne kadar egzersiz yapıldığına, insülin enjekte edilen bölgeye, vücutta başka hastalık olup olmamasına ve içinde bulunulan stres oranına bağlıdır.

Hipoglisemi genelde insülin etkisinin en üst noktaya çıktığı saatlerde, yemeklerden önce ve ağır egzersiz sonrasında gelişir. Bazen uyku sırasında da atak gerçekleşebilir. Ataklar sırasında sinirlilik, aşırı terleme, uyuşukluk , çarpıntı, baş dönmesi, yüz ve dudaklarda karıncalanma belirtileri görülür. Biliç kaybına yol açan hipoglisemiye ağır hipoglisemi denir. Bu durum beynin şekersiz kalmasına bağlı olarak ortaya çıkar. Bu durumda glukagon enjekte edilmelidir. Glukagon pankreas tarafından üretilen ve karaciğerden kana şeker salınımını uyaran bir hormondur. Hipoglisemiye yatkın kişilerde yeterli karaciğer şeker deposu bulunmaz ve bu nedenle gerekli glukagon dış takviye ile sağlanır. Hipogilisemi'yi kontrol altına almanın en önemli unsuru bu belirtiler görüldüğünde kan şekerinin ölçülmesi ve hastanın hangi durumlarda hipoglisemik atağa yatkın olduğunun bilincinde olmasıdır. Hipoglisemik ataklar , beynin sinir hücrelerinin(nöronların) hasarına ve ölümüne neden olabilir.Bu nedenle ,geçirilen 3 hipoglisemik atak 50 yaş üzeri hastalarda demans(bunama) riskini ikiye katlamaktadır.

Hipoglisemik atak belirtileri hissedilmeye başladığı anda sindirim sistemince hızla emilecek şekerlerin yenip içilmesi gerekir (şekerli su; bal...vb). Fakat miktar çok yüksek tutulmamalıdır. Aksi halde kan şekeri çok yüksek düzeylere çıkar. Şeker takviyesi yapıldıktan sonra kan şekeri ölçülmelidir.  Hipoglisemi hastası olan kişiler fazla stres yapmamalı mümkün olduğunca moralini yüksek tutmalıdır. Araştırmalara göre ağır ataklar hastanın stresli ve üzgün olduğu dönemlerde gerçekleşmektedir.

 Hipoglisemi Belirtileri



  •  Yemek yendiği halde açlık hissi


  •  Sabahları uyanmada güçlük çekmek


  •  Halsizlik ve bitkinlik


  •  Aşırı üşüme


  •  Uykuya daldıktan sonra hemen uyanmak ve geri uyuyamamak


  •  Aşırı tatlı isteği


  •  Bir konuda karar vermede zorlanma


  •  Sabahları aşırı kahve içme isteği


  •  Unutkanlık


  •  Bir olaya zor konsantre olmak


  •  Çabuk kızma ve çok öfkelenme hali


  •  Baş ağrısı


  •  Ellerde titreme


  •  Dudak ve ağızda uyuşma


  •  Çarpıntı


  •  Soğuk şekilde terleme


  •  Soluk görüntü


  •  Sürekli baş dönmesi


  •  Sebepsiz bir şekilde ağlama isteği


  •  Karında şişkinlik


  •  Panik atak


  •  Akşamları özellikle saat 7’den sonra kendini daha iyi hissetmek


  •  Geceleri aşırı terleme 


  •  Stresle başa çıkamama


  •  Cinsel isteksizlik


  •  Depresyon hali


  •  Öğleden sonraları kahve içme isteği


  •  Gündüzleri uyku hali


  •  Yemekleri yedikten sonra kendini daha iyi hissetmek


  •  Sinirlilik anında sürekli yemek yeme isteği


  •  Işığa ve sese aşırı hassasiyet


  •  Kaslarda ağrı


  •  Dudakta ve dilde sürekli yaşanan karıncalanma hissi


  •  Konuşma bozukluğu


  •  Sürekli huzursuzluk hali


  •  Bulanık görme


  •  Davranış değişikliği


  •  Yürümede güçlük çekme


  •  Şaşkınlık hali


  •  Karın ağrısı


  •  Cevap vermede yetersizlik


  •  Nöbet geçirme


  •  Kaygılı hal


  •  Düşünce karmaşıklığı


Hipoglisemi Tedavisi Nasıl Yapılır?

Hipoglisemi tedavisi;
Kan şekerinin yükseltilmesi için doğrudan başlangıç tedavisi,
Hipoglisemiye neden olan ve düşük kan seviyesinin altında yatan hastalığın tedavi edilmesi ve tekrarlamasının önlenmesi şeklinde yürütülmektedir.

1. Hızlı Etkili Karbonhidrat Tedavisi

Doğrudan başlangıç tedavisi olarak bilinen bu tedavi yöntemi, semptomlara bağlı olarak uygulanmaktadır. Hipogliseminin erken dönem belirtileri genellikle 15-20 gramlık hızlı etkili karbonhidrat ile tedavi edilmektedir. Hızlı etkili karbonhidrat, vücutta şeker dönüşümünün kolayca yapılmasını sağlamaktadır. Şekerler, meyve suları, diyet olmayan alkolsüz içecekler, glikoz tabletleri ya da jelleri, hızlı etkili karbonhidrat sağlayan gıdalardır.

Bu tedaviden 15 dakika sonra, kan şekeri değerlerinin kontrol edilmesi gerekmektedir. Eğer kan şekeri değerleri hala 70 mg/dL değerinin altında ise, diğer 15-20 gramlık hızlı etkili karbonhidrat alınmalıdır. Daha sonra tekrardan kan şekeri değerleri ölçülmektedir. Yine 70  mg/dL değerinin altında çıkan kan şekeri değerleri için, tekrardan aynı şekilde işlem yapılmaktadır. Ta ki kan şekeri değeri, 70  mg/dL değerinin üstüne çıkana kadar.
Kan şekeri değerinin normale dönmesinden ardından, kan şekerinin dengelenmesi ve stabil olması için, aperatif veya öğün yemek yenilmesi önemli olacaktır. Ayrıca bu işlem, hipoglisemi sırasında tüketilmiş olan glikojenlerin yeniden depolanmasına da yardımcı olmaktadır.

Yağ ya da protein içeren gıdalar, hipoglisemi tedavisi için uygun değildir. Çünkü protein ve yağ, vücudun şeker emilimini yavaşlatmaktadırlar.

2. Damar İçi Glikoz Alınması

Glukagon enjeksiyonu veya damar içi glikoz alınması işlemleri, şiddetli şekilde gerçekleşen hipoglisemi tedavisinde uygulanmaktadır. Çünkü şiddetli şekilde hipoglisemi yaşayan biri, bilinç kaybı yaşadığı için, ağız yolu ile gıda alacak durumda olmayacaktır. Bundan dolayı bu gibi hastalara hiçbir şekilde gıda verilmemelidir. Çünkü, nefes borusuna bu gıdaların kaçma ve boğulma riski vardır.

3. Altında Yatan Hastalığın Tedavi Edilmesi

Doktor, hipogliseminin tekrarlamasını önlemek için, hipoglisemiye neden olan esas sorunu belirlemek durumundadır. Böylece, esas sorun belirlenir ve ona yönelik bir tedavi yöntemi seçilir. Altında yatan hastalık tedavisi ise şu şekilde uygulanmaktadır;
Hipoglisemiye neden olan faktör ilaç ise, doktor alınan ilaçların dozajını azaltarak, bu dengenin ayarlanmasını sağlayabilir.
Eğer pankreasta gelişen bir tümör nedeniyle hipoglisemi yaşanıyor ise, cerrahi işlem yardımıyla tümör alınmaktadır. Bazı durumlarda ise, pankreasın bir bölümünün alınması da gerekli olabilir.
Oluşum Nedenleri
Kan şekerinin anormal şekilde düşmesi sonucu oluşan hipoglisemi, birkaç faktöre bağlı olarak gelişebileceği gibi, diyabet tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkisi olarak da gelişebilmektedir.

Diyabet: Eğer diyabetliyseniz, vücudunuzdaki insülin etkisi büyük ölçüde azalacaktır. Pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi yani tip 1 diyabet ya da hücrelerin insüline karşı daha az oranda duyarlı olması yani tip 2 diyabet nedeni ile, vücudun insülin etkisi azalmaktadır. Sonuç olarak, kan dolaşımında glikoz yapılanması gelişerek, glikozun tehlikeli boyutlara ulaşması gerçekleşmektedir. İşte bu sorunun giderilmesi ve kandaki glikozun azaltılması için, insülin alımı ya da ilaç alımı gerçekleşmektedir. Eğer bu durumda, kan dolaşımındaki glikoz miktarına göre çok fazla miktarda insülin alımıbolursa, kandaki şeker seviyesi çok aşağılara inecek ve hipoglisemi meydana gelecektir.
Diyabet Olmaksızın Oluşum Nedenleri: hipogliseminin diyabeti olmayan kişilerde meydana gelme olasılığı çok daha düşüktür. Fakat hipoglisemiye neden olan diğer faktörler şu şekildedir;
Yanlışlıkla diyabet ilaçlarının kullanılması,
Aşırı miktarda alkol tüketilmesi,
Hepatit gibi karaciğer hastalıkları, böbrek sorunları, uzun süreli beslenme yetersizliği ve bir yeme bozukluğu olan anoreksi nevroza gibi bazı kritik sağlık sorunları,
Pankreasta nadir olarak gelişebilen bir tümör nedeni ile aşırı miktarda insülin üretilmesi,
Adrenal bezler ve hipofiz bezinde gelişen bozukluklar sonucu, hormon değerlerinde azalma yaşanması.

Yemeklerin Ardından Oluşabilme: Hipoglisemi genellikle yemek yenilmediğinde  meydana çıkmaktadır, ama bu durum her zaman böyle değildir. Hipoglisemi bazen yemeklerden sonra da ortaya çıkabilmektedir. Çünkü yemeklerden sonra vücut, kendi ihtiyacından çok daha fazla miktarda insülin üretmektedir. Bu şekilde gelişen hipoglisemi, reaktif ya da tokluk hipoglisemisi olarak adlandırılmaktadır ve bu durum mide ameliyatı geçiren kişilerde yaşanabilmekte olduğu gibi, mide ameliyatı geçirmeyen kişilerde de yaşanabilmektedir.
Belirtiler
Nasıl ki araçların hareket edebilmesi için benzine ihtiyaçları varsa, biz insanlarda da beynin işlevlerini yapabilmesi için glikoza yani şekere ihtiyacı vardır. Bu durumda glikoz insanlar için enerji kaynağıdır. Eğer bu glikoz seviyesi aşırı oranda düşer ise, aşağıda belirtilen semptomlar da ortaya çıkacaktır;



  • Çarpıntı,


  • Bitkinlik, halsizlik,


  • Ciltte solgunluk,


  • Titreklik, güçsüzlük,


  • Anksiyete ve endişe,


  • Terleme,


  • Açlık hissi,


  • Asabiyet, sinirlilik,


  • Ağız etrafında uyuşukluk,


  • Uyku sırasında ağlama, çığlık atma

Hipogliseminin ilerlemesi halinde ortaya çıkan belirtiler ise şu şekildedir;



  • Şaşkınlık, dalgınlık ve anormal davranışlar, örneğin günlük rutin işleri yapmakta güçlük çekilmesi,


  • Görme sorunları, örneğin bulanık görme gibi,


  • Nöbetler,


  • Bilinç kaybı

Şiddetli boyutlardaki hipoglisemide hasta konuşurken dili dolanır ve bir nevi sarhoş gibi davranır ve yalpalar.

Komplikasyonlar

Eğer hipoglisemi çok uzun süreç boyunca ihmal edilir ve tedavi edilmez ise, hastada bilinç kaybı yaşanabilecektir. Bunun nedeni beynin işlevlerini yürütebilmek için ihtiyacı olan glikozun sağlanamamasıdır. Bundan dolayı hipoglisemi belirtilerinin erken tanısı çok önemlidir ve eğer tedavisi ihmal edilir ise, aşağıda verilen komplikasyonların yaşanması durumu olabilmektedir;



  • Nöbet geçirme


  • Bilinç kaybı,


  • Hayati tehlike

Zamanla tekrarlayan hipoglisemi, kişinin hipoglisemiye karşı farkındalığını azaltabilmektedir. Bundan böyle vücut ile beyin kan şekerinin düştüğünü ikaz ederek, titreme ve düzensiz nabız gibi titreme gibi semptomları üretmeye başlamaktadır. Bu durum yaşandığında ise, hipogliseminin hayati tehlike oluşturma riski artmaktadır.

Diyabet Tedavisinin Yetersiz Kalması: diyabet hastalarının yaşadığı düşük kan şekeri atakları rahatsız edici ve korkutucu olabilmektedir. Tekrarlayan hipoglisemi atakları, hastanın daha az insülin almasına neden olabilir. Çünkü, bu kan şekeri seviyesi çok uzun süre devam etmez. Fakat, uzun süreli kan şekeri düşüklüğü çok tehlikeli olabilmektedir. Bu durumda sinir hücrelerinin hasar görmesi, damarların ve çeşitli organların zarara uğraması riski yüksek olacaktır.

Korunma Yöntemleri

Diyabetli hastalar, hastalık yönetimi için doktorun geliştirmiş olduğu planın dışına çıkmamaya özen göstermelidirler. Yeni bir ilaca başlayan ya da yeme içme alışkanlığını değiştiren diyabet hastaları, bu değişimlerini mutlak suretle doktorlarına bildirmek zorundadır.
Diyabetli olmayan kişiler ise, gün içinde sık sık ama ufak öğünler tüketmeye özen göstermelidirler. Fakat bu önlem tek başına yeterli olmayacaktır. Bu nedenle doktor kontrollerini aksatmamak gerekmektedir.

Benzer Yazılar