Selülit
Başta kadınlar olmak üzere çoğu kişinin aynalara küsmesine neden olan selülit problemi, fazla kilolardan kurtulmayı başarsanız bile canınızı sıkmaya devam edebilir. Yaygın olarak bilinenin aksine selülit sadece kilolu kişilerin derdi değildir. İşte tam da bu nedenle eğer özellikle selülitlerden kurtulmaya yönelik bir yaşam tarzı benimsemezseniz, ne kadar kilo verirseniz verin, bu portakal kabuğu görünümlü cilt probleminden kaçamazsınız.
Selülit vücudunuzun arınmaya ihtiyacının olduğunun bir göstergesidir. Yağ, beslenmekaynaklı toksik maddeler ve su ciltte birikerek selülite neden olur. Selülitin nedenleri bu kadarla da sınırlı değil.
Selülitin erkeklerden daha çok kadınları etkilemesinin ana nedeni kadınların cilt yapısındaki farklılıktır. Cildi bir ağ gibi sararak destekleyen ve ona sıkılık veren kolajen lifleri, kadın vücudunda yağ hücrelerinin toplanıp birikmesine daha müsait bir yapıdadır. Bu noktada neden bazı kadınlarda, kilolu bile olsalar daha az selülit olduğunu anlayabiliriz. Çünkü bu tip kadın vücudundaki kolajen liflerinin yapısı erkek vücudundaki yapıyla benzerlik gösterir ve selüliti büyük oranda engeller. Bu da genetik bir durumdur.
Aynı şekilde neden zayıf kadınların vücudunda selülit olduğuna da bu ‘kolajen lifleri’ teorisi açıklamış olur. Genetik olarak vücudunuz selülite yatkınsa, ne kadar kilo kaybederseniz kaybedin, selüliti yok etmeniz mümkün olmayabilir.
Selülitin Nedenleri
Selülitin farklı türleri ve farklı dereceleri vardır. Bunları kabaca şu şekilde sıralayabiliriz:
Hiçbir pozisyonda ve hatta cildi sıksanız bile görünmeyen,
Ayakta ya da yatarken görünmeyen ama cildi sıkıştırdığınızda görünen,
Ayaktayken görünen ama yatarken görünmeyen ve
Hem ayakta hem de yatarken görünen selülitler.
Yapılan araştırmalara göre kadınların % 95’inde şu veya bu tür olmak üzere selülit bulunmaktadır.
Şimdi gelelim bu kadar çok kadını etkileyen selülitin başlıca nedenlerine;
Genetik: Eğer annenizin selülit problemi varsa sizin de aynı dertten muzdarip olmanız hiç şaşırtıcı olmaz, hatta bu beklenen bir sonuçtur. Fazla yağlar genellikle kadınların kalçalarında ve üst bacaklarında toplanır. Eğer annenizin vücudunda bu bölgelerde selülit varsa, sizin vücudunuzda da kilonuz ne olursa olsun, aynısının görülmesi mümkündür. Vücut yapısı, metabolizma hızı, deri altında yağ dağılımı, kan dolaşımı bozukluğu gibi selüliti etkileyen pek çok faktör genlerle ilişkilidir.
Yaş: Yaşlandıkça cildiniz esnekliğini, sıkılığını kaybetmeye başlar. Cildin dış tabakası zayıflar, incelir ve yer çekiminin etkisiyle sarkar. Bu durum cildin altında depolanmış olan yağın yüzeye doğru itilmesine neden olur. Ciltteki tüm bu olumsuz değişimler haliyle selülitin yaşla birlikte kötüleşmesi anlamına gelir. Elbette yaşlanmayı önlemenin bir yolu yok ancak sağlıklı bir yaşam biçimi benimseyerek cildin esnekliğini koruması için çaba gösterebilirsiniz. Ayrıca fazla kilolardan kurtulmanız da kiloya bağlı olarak artan çukurlaşmaları önleyebilir.
Hormonlar: Selülit oluşumunda hormonların da rolü olduğuna inanılır. Çeşitli kaynaklarda östrojen, insülin, noradrenalin, tiroit ve prolaktin hormonlarının selülitin oluşum sürecinde rol oynadığı belirtilmiştir. Östrojenin vücudun yağ depolaması üzerinde doğrudan bir etkisi vardır. Kadın vücudunda selülit açısından dezavantaj oluşturan bu tip özelliklerin çoğu aslında kadın vücudunu gebelik ve bebek emzirmeye uygun kılan özelliklerdir.
Fazla Yağlar: Selülitin oluşumuna şöyle bir baktığımızda, bir anlamda selülitin ‘yağ’ demek olduğunu görüyoruz. Vücudunuzdaki yağ oranı ne kadar yüksekse bu yağın dokularda birikerek göze batma ihtimali de o kadar yüksektir. Düzenli egzersiz ve ağırlık kaldırmak vücudunuzdaki fazla yağdan kurtulmanıza yardımcı olabilir. Dışarıdan fazla kilolu görünmeseniz bile vücudunuzdaki yağ oranı fazla olabilir. En iyisi güvenilir bir ölçüm yaptırıp sonuca göre örneğin bir spor hocasıyla size uygun bir egzersiz programı belirlemenizdir.
Kötü Beslenme ve Yanlış Diyetler: Bir beslenme uzmanına veya doktora danışmadan kendi kendinize diyet yapıyorsanız ve bunu da sık sık tekrarlıyorsanız, selülite davetiye çıkarıyorsunuz demektir. Sık sık kilo alıp vermek cildin gevşemesine neden olur ve selülite zemin hazırlar. Beslenme ile ilgili olarak ayrıca rafine ve işlenmiş gıdalar, yağlı yiyecekler, karbonhidratlı gıdalar, şeker ve tuz tüketimi selülit nedenleridir. Eğer lifli yiyeceklere ve taze meyve-sebzeye beslenmenizde ağırlık vermiyorsanız ve bir de bol bol su içmiyorsanız, selülite kapı açıyorsunuz demektir.
Yaşam Biçimi: Sigara içenlerde, hazır gıdaları fazlaca tüketenlerde ve gün içinde çok az hareket edenlerde selülit şikayetinin daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Kahve ve sigara vücuttaki kan dolaşımını olumsuz etkileyerek selüliti kötüleştirir. Gün boyu stresli bir ruh halinde olanlarda ise hormonal değişiklikler başka pek çok zararın yanı sıra selülit oluşumunu da tetikleyecektir. Dolayısıyla kötü alışkanlıklardan vazgeçmeniz, sağlıklı gıdalar tüketmeniz ve gün içinde hareket etmeniz, hatta düzenli egzersiz yapmanız ve stresle baş etmeyi öğrenmeniz selülit sorununuzun kötüleşmesinin engelleyebilir.
Selülite İyi Gelen Gıdalar
Domates: İçerisinde bulunan ve güçlü bir antioksidan maddesi olan likopen kan dolaşımını canlandırdığı için selülit oluşumunu engeller. Likopen sayesinde hızlanan kan dolaşımı vücuttaki fazla yağların yakılmasına yardımcı olur. İçeriğinde bulunan C ve E vitaminleri de kolajen üretimini destekler ve cildin sıkılaşmasını ve sıkılığını korumasını sağlar.
Kişniş: Vücuttaki toksinlerin ve ödemin atılmasını sağlayarak selülit oluşumunu engeller. Selülit oluşumundaki en büyük etken olan toksinler kişniş yardımı ile vücuttan kolaylıkla atılabilir. Keskin bir tadı olan ve görünüş itibari ile maydanoza benzeyen kişnişi salatalar içerisinde tüketebileceğiniz gibi tohumlarını da farklı şekillerde kullanarak vücuttaki toksinleri ve ödemi atmak için faydalanabilirsiniz.
Muz: İçeriğinde bulunan potasyum kan dolaşımını hızlandırarak vücuttaki fazla yağların yakılmasını sağlar. Bu sayede de selülitin oluşabileceği bölgelerde yağ yakımı yaparak selülit oluşumunu engeller. Günlük bir adet muz tüketilerek hem selülit oluşumu önlenebilir hem de cilt sağlığı korunarak cildin güzelleşmesi sağlanabilir.
C Vitamini İçeren Meyveler: Başta greyfurt olmak üzere C vitamini içeren meyveler diyet listelerinde oldukça fazla karşımıza çıkar. Bu meyvelerin en büyük özelliklerinden birisi de selülite karşı savaşmalarıdır. Vücutta kolajen üretimini arttıran C vitamini ciltte oluşabilecek selülitleri de önler. Cildi sıkılaştırırken dayanıklılığını artırır. Cildin esnekliğini kazanmasını sağlar ve cilt hasarlarının tedavisinde etkilidir. Bu şekilde yaşlanma belirtilerini önleyerek genç bir görünüme kavuşulmasını sağlar.
Brokoli: Brokolinin faydalı olduğunu hemen hemen hepimiz biliyoruz. Selülitler için de oldukça faydalı olan brokoli içeriğinde bulunan vitamin ve mineraller ile selülite karşı savaşmaktadır. Kolajen liflerinin sertleşmesini engelleyen alfa lipoik brokoli içerisinde oldukça fazla bulunmaktadır. Kolajen liflerinin sertleşmesi önlendiği zaman ise selülit oluşumu da engellenmiş olur.
Omega 3 ve Omega 6: Selülitlerin oluşmasına neden olan yağların düzenlenmesi ve metabolize edilmesi için Omege 3 ve Omega 6 yağ asitlerine ihtiyaç vardır. Bu yağ asitlerini ise en iyi şekilde somon ve ton balığından ayrıca balık yağından alabilirsiniz. Badem, ceviz ve soya fasulyesi de omega 3 ve omega 6 bakımından zengindir. Ayrıca yeşil yapraklı bitkilerin çoğunda bu yağlar bulunmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken detay ise bu yağların fazla ve dengesiz alınması kalp hastalıklarına neden olabilir. Bu nedenle Omega 3 ve Omega 6 yağları içeren besinler dengeli bir şekilde tüketilmelidir.
Salatalık: Cilt için salatalığın oldukça faydalı olduğunu biliyoruz. Selülit oluşumunu ise; vücuttaki ödemleri atarak engelleyen salatalık vücutta su birikmesini önler. Vücutta su birikimi selülit oluşmasındaki en büyük etkendir. Salatalık ise idrar söktürücü özelliği sayesinde vücuttaki fazla suyu atar. Ayrıca toksinlerin vücuttan atılmasını da sağlar.
Ananas: içeriğinde bulunan C vitamini ile cildin sıkılaşmasını ve pürüzsüz hale gelmesini sağlar. Bromelain enzimi ile deforme olmuş olan kolajen yapıya son vererek selülit oluşumunu engeller. Ayrıca vücuttaki ödemin atılmasına da sağlayan ananas tam bir selülit karşıtı besin diyebiliriz.
Tam Tahıllı Besinler: Selülit oluşumundaki en büyük etkenlerden birisi sağlıksız beslenme ve abur cubur tüketiminin fazla olmasıdır. Bunu önlemek için ise tam tahılı besinlerin öğünlerde tüketilmesi ile tokluk hissi arttırılıp gereksiz ve sağlıksız beslenme ortadan kaldırılabilir. Ayrıca tahıllı gıdaların antioksidan etkisi de bulunmaktadır.
Yeşil Çay: diyet listelerinin olmazsa olmaz içeceklerinden birisi olan yeşil çay metabolizmayı hızlandırmaya yardımcı olur bu sayede yağ yakımını gerçekleştirir. Antioksidan bakımından zengin olan yeşil çay vücuttaki toksinlerin ve ödemin atılmasını sağlayarak da selülit oluşumunu engeller.
Su: Sağlıklı bir yaşam için günlük en az 2-2,5 litre su içmek önemlidir. Eğer ki kilo sorununuz ve selülit sorununuz var ise su içmeye daha fazla dikkat etmeniz gerekir. Vücuttaki zararlı maddelerin atılması, metabolizmanın hızlanması, cildin nemlenmesi ve cilt sağlığı için su tüketimi oldukça önemlidir.